info@ipe.com.tr

“Soma” sözcüğü eski Yunancada “beden” anlamına gelmektedir. Yüzyıllar boyunca felsefi akımlar ve uzantısında ruhbilim, ruh ve beden arasındaki ilişkiyi kavramaya çalışmıştır. Halen günümüzde bu ilişkiye yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. “Somatizasyon” terimi, en basit ifadeyle ruhsal sıkıntı ve gerilimlerin bedene yansıması olarak açıklanabilir. Bir nevi sözel yoldan ifade bulamayan, konuşulamayan sıkıntı beden üzerinden kendini fark ettirir. “Somatoform bozukluk” tanısı güncel psikiyatride sık başvurulan bir kavramdır. Bu kapsamda değerlendirilen durumlar şu şekilde tanımlanır:

Bedende yapısal değişikliğe varan bedensel yakınmalar ya da işlev bozukluklarına rastlanılmasına rağmen çoğu zaman organik bir kökeni bulunamayan, bunun yanında çeşitli psikolojik ve sosyal etkenlerin rol oynadığı durumlardır.

Bu psikiyatrik tanı içerisinde, ağrı bozukluğu, vücut dismorfik bozukluğu, hipokondria gibi çeşitli sınıflandırmalar bulunmaktadır. Kişinin sosyokültürel ortamı, bu ortamda yaşadığı ifade güçlükleri, psikolojik travmalar bu tip şikâyetlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Kişi, kendisi ve/veya çevresi tarafından kabul görmeyecek duygu ve düşüncelerle başa çıkma durumunda kalabilir. Bu tip ruhsal ikilemlerin yoğunlaşması durumunda artan sıkıntı ve gerginlik, eğer ifade yolu bulamıyorsa beden yoluyla kendini belli eder: ağrılar (migren gibi), sindirim güçlükleri, titreme veya bayılmalar, bazı deri hastalıkları (egzema gibi), geçici kasılma ve uyuşmalar bu durumlara verilecek bazı örneklerdir. Bazen, ruhsal zemin kişinin yaşadığı güçlükleri, sıkıntıları konuşabilmesi ya da bunları fark edebilmesi için yeterli olmayabilir. Bu gibi durumlarda, bedensel yakınmaların psikolojik faktörlerini anlamak son derece rahatlatıcı olacaktır. Bu bir anlamda kişinin kendisiyle, bedeniyle tekrar ilişki kurmasını sağlar.

Somatizasyon durumlarında sorun fiziksel olarak yaşandığı için yapılan psikiyatrik başvuru genellikle ikincildir. Tıbbi bir müdahale gerekmedikçe de sorun psikolojik boyutuyla ele alınmalıdır. Bazı durumlarda ise, diğer disiplinlerle (dâhiliye, cerrahi, nöroloji, vs.) paralel gidecek bir tedavi daha uygun olabilir. Bu bedensel yakınmanın boyutu, ciddiyeti ve yarattığı fiziksel hasara göre değerlendirilir. Her koşulda psikolojik bir değerlendirme ve sorunun psikolojik yapısını ele alma gerekli görülmelidir. Ortaya çıkan yakınmanın yatışması birinci aşamayken, çözülmesi ve ortadan kalkması, arka planındaki psikolojik yapısı anlaşıldığı zaman mümkün olacaktır.

Psikosomatik yakınmalar, bu bağlamda, herhangi bir ruhsal sıkıntıya oranla kişinin somut olarak baş etmesini daha da zorlaştıran ve hatta bazen kişiyi yetersiz, çaresiz bırakan durumlardır. Danışanın gündelik yaşantısına ve bazen düzenine fazlasıyla yansır. Bu çerçevede alınan destek ve tedavi hem kişinin kaygı ve sıkıntılarını hafifletecek hem de gündelik yaşantısını daha kolay ve yaşanılır kılacaktır.

Yaşanılan bedensel sıkıntının ne ölçüde psikolojik olduğunu veya psikolojik kökenini danışan ancak bir uzman yardımıyla anlayabilir. Bu noktada, yapılan başvurularda hekimlerin konuya olan duyarlılığı ve bilgisi, hastanın uygun tedaviye ulaşmasını daha da kolaylaştıracaktır. Bazı durumlarda, kişi şikâyetinin fiziksel bir rahatsızlıktan kaynaklandığı düşüncesiyle tıbbi bir tedaviye fazlasıyla yatırım yapabilir. Ancak endişenin psikolojik kökeni değişmediği ve anlaşılmadığı için bu tedavi girişimleri tekrarlanır ve sıklaşır. Bu durum hem kişi için zaman kaybına hem de enerji kaybına dönüşür. Danışanın hissettiği çaresizlik duygusunu da gittikçe besleyebilir.

Bazı durumlarda ise, durumun psikolojik alt yapısı olabileceğini kabullenmek güç olur. Belki daha somut ve anlaşılır olan, kişinin yerini belirleyebildiği bir sıkıntının adını koymak kişiye, daha soyut gelebilecek psikolojik bir etmenle mücadele etmekten daha kolay gelebilir. Fakat şu unutulmamalıdır ki, somatizasyon durumlarında iki yönlü tedavi girişimleri ve durumun psikolojik değerlendirilmesi kaçınılmazıdır. Bu duyarlılığı kişiye kazandırabilmek, tedavi amaçlarından biri olmalıdır.

Uzm. Klinik Psk. Ceylin Özcan